George Orwell - 1984 | Kitap Yorumu
Kitabın;
Adı: 1984
Özgün Adı: Nineteen Eight-Four
Yazarı: George Orwell
Yayınevi: Can
Kategorisi: Dünya Roman
Sayfa Sayısı: 352
Goodreads Puanı: 4.14
Etiket Fiyatı: 26 TL
ARKA KAPAK YAZISI
Parti’nin dünya görüşü, onu hiç anlamayan insanlara çok daha kolay
dayatılıyordu. (…) Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü
tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi
gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.
George Orwell’in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın
geleceğe ilişkin bir kabul senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin
kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü
totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince
ayrıntına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde
tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir
başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlıdır.
Can Yayınları, ‘’bütün zamanların kitabını’’ Celal Üster’in özenli
çevirisiyle okura sunmaktan kıvanç duyuyor.
UYARI! BU YORUM SPOILER İÇERMEKTEDİR. SPOILER İÇEREN ALANLARIN ALTI ÇİZİLİDİR. UYARIYI DİKKATE ALARAK OKUMANIZ TAVSİYE EDİLİR.
YORUMUM
Yazıyı yazdıktan sonra defalarca okudum ve defalarca
değiştirdim ama hiçbirinde tam olarak kendimi yeteri kadar ifade edebildiğimi
hissedemedim. Bu kitap hakkındaki düşüncelerimi sizlere spoiler kullanmadan tam
olarak anlatamayacağımın ayırdına vardım. Bu nedenle kitabın sonuyla ilgili
spoiler sayılabilecek şeyler yazdım. Yazının bu hali en çok içime sinen hali o
nedenle spoiler kullandığım kısımları çıkarmak istemedim. Eğer o kısımlara
rağmen yazıyı okumak isteyeniniz olursa diye spoiler içeren satırların altını
çizdim.
Kitabın çevirmeni,
kitaba son sözünü yazarken 1984’ten ‘’Bir İnsanlık Karabasanı’’ diye bahsetmiş.
Gerçekten de bir karabasan gibi ruhuma, yüreğime çöktü bu kitap. Kitabı okurken
doyduğumu hissettim. Nasıl anlatsam bilemedim şimdi ama edebiyata, düşünceye
doyduğumu tam anlamıyla hissettim. Yazar o kadar güzel anlatmış ki aklımda ne
bir soru işareti kaldı ne de kitabı eleştirecek tek bir düşünce.
Kitap 1948 yılında
yazılmış, 1949 yılında da yayımlanmış. Anlayabileceğiniz üzere 1984 bizim için
geçmiş bir tarih olsa da bir gelecek distopyasıdır. Kişinin bir öneminin
olmadığı, özgür düşünceye rastlayamayacağımız robotlaşmış insanların yaşadığı
bir toplumu, Winston isimli bir karakterimizin gözlerinden ziyaret ediyoruz.
Winston Dış Parti’de çalışan geçmişi değiştirmekle görevli olan ve yönetimi
sorgulamasına rağmen ona karşı gelmeyen bir insandır.
Kitap Winston’ın her
şeyin daha da farkına vararak artık bir şeyler yapılması gerektiğini
hissetmesiyle başlar.
Daha önce bu tarz
kült bir distopya okumamıştım. Daha önce okuduğum distopyalar genç yetişkin
distopyalarıydı. Eğer daha önce bir tane bile genç yetişkin distopyası
okuduysanız anlayacaksınız beni. Totaliter bir rejim olur, her şeyin farkına
varan bir ana karakterimiz olur ve yönetime muhalif olanlara katılarak rejimi
devirirler. Kitabın yarısına kadar da 1984’de de aynısı olacağını düşünmüştüm.
Ama beni o kadar şaşırttı ki… Belki de böyle gelişmemiş olduğu için beni bu kadar
etkiledi.
Kitapta yaratılan
toplumu iliklerime kadar hissettim. Winston’ın korkularını, çalkantılarını ben
de yaşadım ve bu beni ürküttü. Böyle bir toplumda yaşamanın nasıl olacağını
anladım ve ürktüm. Okurken sürekli aklıma Kuzey Kore ile ilgili olan izlediğim
bir belgesel geldi. Eğer Kuzey Kore’deki yaşamın nasıl olduğunu biliyorsanız
1984 onun aynısı ve üzerine eklenmiş hali.
Kitabın ortalarında
bir yerde Winston, Goldstein’ın yazdığı bir kitabı okuyor. Bu, kitabın yaklaşık
yirmi otuz sayfasını kaplıyor ve bu kısımlarda sıkıldığımı inkâr edemem. Fazla
politikti. Ama aynı zamanda bu kısımlar ve kitabın sonunda yer alan ‘’Ek
Yenisöylem’’ kısımları anlatılmak istenen rejimin kilometre taşıydı. Bence
aklınızda, yaratılan distopyayla ilgili hiçbir soru kalmaması için
dikkatlice okunması gerekti. Dediğim gibi fazla politikti ve bu tarz
metinler okumak sizi sıkıyorsa sıkılabilirsiniz.
Hazır Yenisöylem
demişken buna da değinmek istiyorum çünkü bu ‘Yenisöylem’ ustaca kurgulanmış ve
çok zekice bir olay. Tam olarak açıklayabilir miyim emin değilim ama yine de
deneyeceğim. Eskisöylem adı altındaki dili ve o dilin kurallarını yıkarak Yenisöylem ortaya çıkıyor. Dilde bir devrim anlayacağınız. Bu yeni dil eski
dile göre daha kapalı bir anlatıma sahip. Kelimelerin anlamları
sınırlandırılıyor, bazı kelimeler lügatten çıkartılıyor. Mesela kötü kelimesi
yok onun yerine iyideğil var. Çok iyi diye bir sıfat öbeği yok onun yerine
artıiyi var. Bunun oluşmasının sebebi de kelimeleri sınırlandırarak aslında
insanların düşüncelerini de sınırlandırmak. İnsanlar kelimelerle düşünür.
Parti’ye karşı olabilecek kelimeler ortadan kalkıyor. İnsanlar isyankâr bir
şeyler düşünseler bile bu düşüncenin karşılık geldiği bir kelime olmadığı için
hemen düşünce ortadan kalkıyor. Bence bu çok ustalıkla hazırlanmış bir olaydı
ve ben çok sevdim.
Kitabın sonunu çok
beğendim. Normalde distopyalarda rejimin yıkılmasıyla, yeni bir rejim kurulmasıyla
insanlara ‘’Hala umut var’’ diye seslenilmesi sizin içinizde bir şeyleri
ayaklandırıyor ama bu kitapta öyle bir şey yok. Sonunda Winston tamamen rejimin
kölesi olmuş bir insan halini alıyor ve Parti’ye Büyük Birader’e büyük bir
sevgi besliyor. Kitabın başındaki Winston tamamen değişiyor. Kitabın içinde de
sözü geçtiği gibi Winston’ı boşaltıyorlar ve içini Parti’yle dolduruyorlar.
Belki de bu sonun ürkütücülüğü ve üstüme karabasan çökmüş gibi hissetmemi
sağlayan boğuk havası sayesinde bu kadar çok etkilendim bu kitaptan.
Hep aynı çizgide
ilerleyen genç yetişkin distopyalarından bunalan ben için mükemmel bir ilaç
oldu 1984. Siz de benim gibi genç yetişkin distopyalarından sıkılmışsanız ve
yetişkin distopyalarının dünyasına giriş yapmak istiyorsanız 1984’ü okuyabilirsiniz.
Zaten bu türle aşinaysanız büyük ihtimalle 1984’ü okumuşsunuzdur. Yetişkin
distopyasına başlamak için ideal bir kitap mı bilemeyeceğim ama ben bir göz
atmanızı tavsiye ederim. Eğer bu türe yabancı değilseniz ve hala bu kitabı
okumadıysanız kesinlikle okumadan geçmemeniz gereken bir kitap.
İlginizi Çekebilecek Yazılar:
- Jose Saramago - Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş | Kitap Yorumu
- Jose Mauro de Vasconcelos - Şeker Portakalı (Zeze #1) | Kitap Yorumu
- Jose Mauro de Vasconcelos - Güneşi Uyandıralım (Zeze #2) | Kitap Yorumu

Yorumlar
Yorum Gönder