Kitapları Feda Ediyoruz | Kitap Etiketi
Merhaba
arkadaşlar bugün sizlere fikrini çok beğendiğim ve yapmak istediğim bir kitap
etiketiyle geldim. Bu kitap etiketinin orijinal ismi The Book Sacrifice Tag.
Kitapları Feda Ediyoruz diye çevirdim, ne güzel çevirmişim değil mi? Her neyse
bu etiketin yaratıcısı booktuber olan Ariel Bissett. Onun videosuna buraya
tıklayarak ulaşabilirsiniz. Ayrıca ben bu etiketi Sasha Alsberg’in abookutopia
isimli booktube kanalında gördüm ve yapmaya karar verdim. Sasha’nın videosuna
da buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz, cidden çok eğlenceli bir video.
Girizgâhımızı
bitirdiğimize göre hadi etikete!
1. Fazla abartılmış bir kitap: Hadi zombi kıyametiyle başlayalım!
Diyelim ki bir kitapçıdasın ve etrafı keşfediyorsun. Ardından BAM! ZOMBİ
SALDIRISI! Hoparlörden bir duyuru yapılır. Ordu, zombilerin tek zayıf
noktasının fazla abartılmış kitaplar olduğunu
keşfetti. Herkesin harika dediği ama senin fazla beğenmediğin bununla birlikte
zombileri etraftan silmek için gönül rahatlığıyla feda edeceğin kitap nedir?
Gerçekten üzülerek cevap veriyorum.
Çünkü bu kitabın çok ama çok hayranı olduğunu biliyorum. Bahsedeceğim kitap
Öznur Yıldırım’ın Yabancı serisinin ilk kitabı Şahmeran. Şunu belirtmeliyim ki
genel olarak kitabı beğendiğimi söyleyebilirim. Ama detaylı inceleyecek
olursam, kitabı irdelersem sevmediğimi de söyleyebilirim. Her ne kadar yazarın
dili oldukça şatafatlı ve güzel de olsa ben kitabın hayran kitlesi tarafından
fazla abartılmış bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bu kadar çok olaya ve
tartışmaya sebep olacak kadar güzel olduğunu düşünmüyorum. Vasat bir kurguyu
güzel bir kalemle ele almış yazar. Umarım kalemini başka kurgular üzerinde
kullanır Öznur. Çünkü Yabancı serisi beni hiçbir yönden içine çekmedi. Sonuç
olarak dünyayı zombilerden kurtarmak için gözüm kapalı bir şekilde feda
edeceğim bir kitap olurdu Yabancı: Şahmeran.
2) Devam kitabı: Diyelim ki kuaförden mükemmel bir
saçla ayrıldın. Ve bam! Sağanak bir yağmur yağıyor! Saçını korumak için hangi devam kitabını şemsiye niyetine
kullanırsın?
Bu soru için birçoğunuzla ortak
paydada buluşacağımıza inanıyorum. Çünkü seçtiğim kitap hemen hemen herkesin
gereksiz ve para amacıyla yazıldığını düşündüğü bir devam kitabı. Bu kitap Jojo
Moyes’in Senden Önce Ben kitabına devam olarak çıkardığı Senden Sonra Ben
kitabı. Aman Allah’ım! Yazarken bile ellerim titriyorum. Jojo, tatlım, bu
kitabı sen neden hangi amaçla yazdın? Senden Önce Ben o kadar mükemmel bir
sonla bitmişti ki çoğu kişinin gönlünde taht kurmuştu. Neden bu kitaba bir
devam kitabı yazarak ilk kitabın büyüsünü bozdun, anlamıyorum. Şu an spoiler
vermemek için kendimi zor tutuyorum. Her neyse, kitabın ilk çıkacağını duyduğumdan
beri bir sevemezlik başladı içimde Jojo Moyes’e karşı. Neyse daha fazla nefret
kusmadan bir sonraki senaryoya geçeyim.
3) Klasik: Diyelim ki Edebiyat dersindesiniz ve
öğretmeniniz bu klasiğin dünyayı nasıl değiştirdiğinizi, edebiyatta nasıl çığır
açtırdığını anlatıyor ve sen bundan o kadar sıkılıyorsun ki kitabı hocanın
kafasına atıyor ve diyorsun ki: ‘’Ne var biliyor musun? Bu klasik aptalca ve…’’
Hangi klasik kitabı öğretmeninin
kafasına atardın?
Etiketin orijinal senaryosu aşağı
yukarı böyle. Ama ben bunu cevaplayabilmem için biraz değiştiriyorum ve
sınavlarda sorulacağı için bize zorla okutturulan klasiklerden hangisini
beğenmediğim şeklinde değiştiriyorum. Etiketin bu sorusunu da kendime göre
değiştirmeme rağmen bir türlü cevap bulamıyorum hâlâ. Çünkü klasikler söz
konusu olunca nedense objektif olamıyorum. Onlar klasik, onlar mükemmel,
havasındayım dürüst olmak gerekirse. Yine de cevapsız bırakmamak adına
Recaizade Mahmut Ekrem Efendi’nin Araba Sevdası’nı seçiyorum. Kitabı ilk
okuduğumda o kadar nefret etmiştim ki kitabı kitaplığıma dahi koymak
istememiştim. Bize zorla istemediğimiz kitapları okutturan edebiyat hocamdan
kaynaklanabilir bu nefretim. Çünkü bir süre sonra tekrar okuyunca ve tekrar düşününce
nefret edilesi bir kitap olmadığını sadece fazla kusurlu (teknik açıdan)
olduğunun farkına vardım. Her neyse sırf cevapsız bırakmamak için saçmaladım
galiba. Gelelim, son senaryomuza!
4) Tüm zamanların en sevmediğin
kitabı: Diyelim ki
kütüphanede takılıyorsun. BAM! Küresel ısınma patlak gösteriyor ve dışarıdaki
dünya tamamen donmaya başlıyor! Kütüphanede kapana kısıldın ve hayatta kalmanın
tek yolu bir kitap yakmak. İlk yakacağın, tüm
zamanların en sevmediğin kitabı ve yakmaktan pişman olmayacağın kitap
hangisi? 
Evet, yine çok fazla sevilen ama benim
bir türlü yıldızımın barışmadığı bir kitap, tüm zamanların en sevmediğim
kitabı. Kısa zaman öncesine kadar kitaplığımda sevmediğim hiç kitabın
olmadığını düşünürdüm. Diğerlerine göre az sevdiğim bir kitabım hep olmuştur
ama direkt olarak ‘Seni sevmiyorum!’ dediğim bir kitap olmamıştı. Ta ki bu
kitabı okuyana kadar. Bu kitap, David Levithan ve John Green’in ortak yazdığı
Tek İsim & Tek Kader isimli kitap. Kitaptan çok beklentim vardı. Gerek
kapağı gerek arka kapak yazısı çok ilgimi çekmişti. Kitabın konusunun güya iki
Will Grayson ile ilgili olması gerekti. Kitabın orijinal adı bile Will
Grayson&Will Grayson. Ama kitap tamamen benim en az sevdiğim karakter olan
Tıfıl Cooper üzerine kurulmuştu. Güzel bir konuyu kötü bir kurgu ve yazım
tarzıyla mahvetmişler. Yazım tarzına hiç değinmeyeceğim çünkü kitabın tüm
zamanlar en sevmediğim kitap haline gelmesinin sebebi kitapta kullanılan (özür
dilerim ama) aptalca yazım stiliydi. Kitabı sevenlerden çok özür diliyorum ama
cidden orijinal olduğunu düşündüğüm bir konuyu mahvetmişler. 
Evet,
arkadaşlar Kitapları Feda Ediyoruz Etiketi bu kadardı! Umarım okurken zevk
almışsınızdır ve benden nefret etmemişsiniz (diye umuyorum) En başta da
belirttiğim gibi bunlar benim kendi fikirlerim, umarım saygı duyarsanız. Kırıcı
bir söylemde bulunmuşsam da tekrardan özür dilerim. Bu etiketi yaparsanız
okumaktan zevk alırım, ya da bir booktubersanız izlemekten zevk alırım. Linkini
yorum olarak bırakmaktan çekinmeyin! Son olarak kendi reklamımı da yapayım.
Beni instagramdan (@bayanbenol) takip etmeyi unutmayın! Başka yazılarda
görüşmek üzere. Hoşça kalın! 





Yorumlar
Yorum Gönder