Kitapları Feda Ediyoruz | Kitap Etiketi


Merhaba arkadaşlar bugün sizlere fikrini çok beğendiğim ve yapmak istediğim bir kitap etiketiyle geldim. Bu kitap etiketinin orijinal ismi The Book Sacrifice Tag. Kitapları Feda Ediyoruz diye çevirdim, ne güzel çevirmişim değil mi? Her neyse bu etiketin yaratıcısı booktuber olan Ariel Bissett. Onun videosuna buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Ayrıca ben bu etiketi Sasha Alsberg’in abookutopia isimli booktube kanalında gördüm ve yapmaya karar verdim. Sasha’nın videosuna da buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz, cidden çok eğlenceli bir video.



 Gelelim bu etiketin nasıl bir etiket olduğuna. Etiketin sahibi Ariel dört tane kitap senaryosu yazmış ve bizden de bu senaryolara en uygun kitapları seçmemizi istemiş. Etiketi yapmaya başlamadan önce bir uyarıda bulunmak istiyorum. Etiketin isminden de anlayabileceğiniz üzere bu etikette sevmediğim ve bana hitap etmeyen kitaplardan bahsedeceğim. Sizin sevdiğiniz bir kitaptan bahsediyorsam şunu unutmayın ki bunlar benim kendi düşüncelerim. Düşüncelerime katılmak zorunda değilsiniz. Elimden geldiği kadar yumuşak bir dil kullanmaya gayret edeceğim. Eğer sizi kıracak bir ifadede bulunursam şimdiden özür diliyorum arkadaşlar. Evet, giriş kısmını gereksiz yere çok uzattım ama son olarak eklemek istediğim bir şey daha var. Etiketin orijinali İngilizce ve elimden geldiği kadar güzel bir şekilde çevirmeye çalıştım. Bazı yerleri kendime uydurarak çevirdim umarım sorun olmaz.
Girizgâhımızı bitirdiğimize göre hadi etikete!



1. Fazla abartılmış bir kitap: Hadi zombi kıyametiyle başlayalım! Diyelim ki bir kitapçıdasın ve etrafı keşfediyorsun. Ardından BAM! ZOMBİ SALDIRISI! Hoparlörden bir duyuru yapılır. Ordu, zombilerin tek zayıf noktasının fazla abartılmış kitaplar olduğunu keşfetti. Herkesin harika dediği ama senin fazla beğenmediğin bununla birlikte zombileri etraftan silmek için gönül rahatlığıyla feda edeceğin kitap nedir?




Gerçekten üzülerek cevap veriyorum. Çünkü bu kitabın çok ama çok hayranı olduğunu biliyorum. Bahsedeceğim kitap Öznur Yıldırım’ın Yabancı serisinin ilk kitabı Şahmeran. Şunu belirtmeliyim ki genel olarak kitabı beğendiğimi söyleyebilirim. Ama detaylı inceleyecek olursam, kitabı irdelersem sevmediğimi de söyleyebilirim. Her ne kadar yazarın dili oldukça şatafatlı ve güzel de olsa ben kitabın hayran kitlesi tarafından fazla abartılmış bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bu kadar çok olaya ve tartışmaya sebep olacak kadar güzel olduğunu düşünmüyorum. Vasat bir kurguyu güzel bir kalemle ele almış yazar. Umarım kalemini başka kurgular üzerinde kullanır Öznur. Çünkü Yabancı serisi beni hiçbir yönden içine çekmedi. Sonuç olarak dünyayı zombilerden kurtarmak için gözüm kapalı bir şekilde feda edeceğim bir kitap olurdu Yabancı: Şahmeran.




2) Devam kitabı: Diyelim ki kuaförden mükemmel bir saçla ayrıldın. Ve bam! Sağanak bir yağmur yağıyor! Saçını korumak için hangi devam kitabını şemsiye niyetine kullanırsın?




Bu soru için birçoğunuzla ortak paydada buluşacağımıza inanıyorum. Çünkü seçtiğim kitap hemen hemen herkesin gereksiz ve para amacıyla yazıldığını düşündüğü bir devam kitabı. Bu kitap Jojo Moyes’in Senden Önce Ben kitabına devam olarak çıkardığı Senden Sonra Ben kitabı. Aman Allah’ım! Yazarken bile ellerim titriyorum. Jojo, tatlım, bu kitabı sen neden hangi amaçla yazdın? Senden Önce Ben o kadar mükemmel bir sonla bitmişti ki çoğu kişinin gönlünde taht kurmuştu. Neden bu kitaba bir devam kitabı yazarak ilk kitabın büyüsünü bozdun, anlamıyorum. Şu an spoiler vermemek için kendimi zor tutuyorum. Her neyse, kitabın ilk çıkacağını duyduğumdan beri bir sevemezlik başladı içimde Jojo Moyes’e karşı. Neyse daha fazla nefret kusmadan bir sonraki senaryoya geçeyim.



3) Klasik: Diyelim ki Edebiyat dersindesiniz ve öğretmeniniz bu klasiğin dünyayı nasıl değiştirdiğinizi, edebiyatta nasıl çığır açtırdığını anlatıyor ve sen bundan o kadar sıkılıyorsun ki kitabı hocanın kafasına atıyor ve diyorsun ki: ‘’Ne var biliyor musun? Bu klasik aptalca ve…’’ Hangi klasik kitabı öğretmeninin kafasına atardın?



Etiketin orijinal senaryosu aşağı yukarı böyle. Ama ben bunu cevaplayabilmem için biraz değiştiriyorum ve sınavlarda sorulacağı için bize zorla okutturulan klasiklerden hangisini beğenmediğim şeklinde değiştiriyorum. Etiketin bu sorusunu da kendime göre değiştirmeme rağmen bir türlü cevap bulamıyorum hâlâ. Çünkü klasikler söz konusu olunca nedense objektif olamıyorum. Onlar klasik, onlar mükemmel, havasındayım dürüst olmak gerekirse. Yine de cevapsız bırakmamak adına Recaizade Mahmut Ekrem Efendi’nin Araba Sevdası’nı seçiyorum. Kitabı ilk okuduğumda o kadar nefret etmiştim ki kitabı kitaplığıma dahi koymak istememiştim. Bize zorla istemediğimiz kitapları okutturan edebiyat hocamdan kaynaklanabilir bu nefretim. Çünkü bir süre sonra tekrar okuyunca ve tekrar düşününce nefret edilesi bir kitap olmadığını sadece fazla kusurlu (teknik açıdan) olduğunun farkına vardım. Her neyse sırf cevapsız bırakmamak için saçmaladım galiba. Gelelim, son senaryomuza!



4) Tüm zamanların en sevmediğin kitabı: Diyelim ki kütüphanede takılıyorsun. BAM! Küresel ısınma patlak gösteriyor ve dışarıdaki dünya tamamen donmaya başlıyor! Kütüphanede kapana kısıldın ve hayatta kalmanın tek yolu bir kitap yakmak. İlk yakacağın, tüm zamanların en sevmediğin kitabı ve yakmaktan pişman olmayacağın kitap hangisi?



Evet, yine çok fazla sevilen ama benim bir türlü yıldızımın barışmadığı bir kitap, tüm zamanların en sevmediğim kitabı. Kısa zaman öncesine kadar kitaplığımda sevmediğim hiç kitabın olmadığını düşünürdüm. Diğerlerine göre az sevdiğim bir kitabım hep olmuştur ama direkt olarak ‘Seni sevmiyorum!’ dediğim bir kitap olmamıştı. Ta ki bu kitabı okuyana kadar. Bu kitap, David Levithan ve John Green’in ortak yazdığı Tek İsim & Tek Kader isimli kitap. Kitaptan çok beklentim vardı. Gerek kapağı gerek arka kapak yazısı çok ilgimi çekmişti. Kitabın konusunun güya iki Will Grayson ile ilgili olması gerekti. Kitabın orijinal adı bile Will Grayson&Will Grayson. Ama kitap tamamen benim en az sevdiğim karakter olan Tıfıl Cooper üzerine kurulmuştu. Güzel bir konuyu kötü bir kurgu ve yazım tarzıyla mahvetmişler. Yazım tarzına hiç değinmeyeceğim çünkü kitabın tüm zamanlar en sevmediğim kitap haline gelmesinin sebebi kitapta kullanılan (özür dilerim ama) aptalca yazım stiliydi. Kitabı sevenlerden çok özür diliyorum ama cidden orijinal olduğunu düşündüğüm bir konuyu mahvetmişler.



Evet, arkadaşlar Kitapları Feda Ediyoruz Etiketi bu kadardı! Umarım okurken zevk almışsınızdır ve benden nefret etmemişsiniz (diye umuyorum) En başta da belirttiğim gibi bunlar benim kendi fikirlerim, umarım saygı duyarsanız. Kırıcı bir söylemde bulunmuşsam da tekrardan özür dilerim. Bu etiketi yaparsanız okumaktan zevk alırım, ya da bir booktubersanız izlemekten zevk alırım. Linkini yorum olarak bırakmaktan çekinmeyin! Son olarak kendi reklamımı da yapayım. Beni instagramdan (@bayanbenol) takip etmeyi unutmayın! Başka yazılarda görüşmek üzere. Hoşça kalın! 

Yorumlar