Büşra Yılmaz - 4N1K | Kitap Yorumu



Kitap Adı: 4N1K
Kitap Yazarı: Büşra Yılmaz
Yayınevi: Epsilon
Tür: Romantik, Genç Yetişkin
Edebiyat: Türk Edebiyatı
Sayfa Sayısı: 487






ARKA KAPAK YAZISI

Yaprak; küçükken, markette annesinden sürpriz yumurta istediği için bulgur reyonuna sıkıştırılıp çimdiklenenler, ilkokul önlüğünün altına eşofman giyip okula gidenler, yeşil silgisini diş izi yapanlar ve kırmızı kapaklı tüm dersler kitabının saman sayfalarını silerken yırtanlar kadar sıradan bir kız çocuğuyken; birlikte büyüdüğü dört çılgın erkek arkadaşı yüzünden akranlarından biraz farklı bir kız haline gelmiştir.
Dünyası, on iki yıllık dostları, gamzeli kahramanı Ali, tek ideolojisi 3P (pizza, pijama, pislik) üzerine kurulu bir çılgın, Oğuz, sevgilisini kendi vesikalık resminden bile kıskanan demirli, Gökhan ve notları toplamda 100’e ulaşamayan çorap fetişisti tatlı çapkın Sinan’dan ibarettir. Kalbi dördüyle tıka basa dolu, hayatı onlarla rengârenk olduğu için aşka ne insancı vardır ne de ihtiyacı…
Ama bir gün rutin (!) hayatı, doğum gününde gelen bir paket ile tümden değişir. Paketin içinde, gizemli bir âşıktan gelen, kızımızın asla giymeyeceği türden gösterişli bir elbise ve içinde de bir not vardır:
‘İçindeki prensesi öldürmeye çalışsan da, o can çekişerek içinde bir yerde saklanmayı başarıyor. Bu, içindeki prensese hediyem… Her ne kadar içindeki o yaramaz kız çocuğuna da aynı oranda âşık olsam da…’



YORUMUM

Şu an, kitap önümde ve bir türlü cümlelerimi toparlayıp bir yazı yazmaya girişemedim. Bu kitaptan çok etkilendim. Evet, bir mizah kitabından etkilendim. Kitaplarla ilgili düşüncelerimin hep okuduğum zamanla ilgili olduğunu düşünmüşümdür. Bu kitabı sanırsam depresyona girmek üzereyken beni melankolik havamdan kurtarsın diye okumuştum. Kurtarıcım diyebilirim. Çünkü beni bu kadar neşelendiren bir kitap daha okumamışımdır.

Konusunu es geçiyorum çünkü arka kapak yazısı makul derecede iyi açıklamış kitabın konusunu. Kitabı elimde aldığımda kapağının çok gülünç olduğunu düşünmüştüm. Üzerinde insan figürünü net bir şekilde kullanılan kitap kapaklarından oldum olası nefret etmişimdir. Açıkçası kitabı bitirmiş olmama rağmen hâlâ kapağına sıcak bakamıyorum. Bir de kitabın içinde poster vardı. Haberlerde falan bu kitabın okuyucu kitlesinin fuarlarda nasıl izdiham yaptıklarını falan izlemişimdir. Tamam, tamam, itiraf ediyorum. Bu kitabı beğeneceğimi hiç mi hiç düşünmemiştim. Çocuk kitabı gibi geliyordu gözüme. Ama önyargılarıma kulak asmayarak gidip edindim kitabı ve okudum. Okuduğuma hiç mi hiç pişman olmadım. Bu kitaba karşı herhangi bir önyargısı olanlara sesleniyorum, önyargılarınıza kulak asmayın ve alın, okuyun.

Bir kitaba güleceğimi söyleseydiniz durur ve size gülerdim. Bu, 4N1K’dan önceydi. Çünkü kitaptaki en saçma cümlelere bile güldüm. Özellikle Oğuz karakteri beni en çok güldüren ve en çok ağlatan karakter oldu. Kitabın öyle bir yeri beni öyle bir vurdu ki ağlamamak için kendimi zor tuttum. Dediğim gibi Oğuz karakteri geldi ve akmaması için zorladığım gözyaşlarımın vanasını sonuna kadar açtı. Bir kitap beni nasıl hem deli gibi güldürebildi hem de hüzünle ağlatabildi, ben de inanın bilmiyorum.

Kitabın konusu her ne kadar klişeliğin dibine vursa da, sonu çok tahmin edilebilir olsa da her sayfasını kalbim yerinden çıkacak kadar ata ata okudum. Bu kesinlikle ve kesinlikle muhteşem yazarımız Büşra Yılmaz’ın yazış tarzından kaynaklanıyor. Aynı kurguyu, aynı olay örgüsünü başka bir yazarın kaleminden okusam bu kadar sevmezdim. Ölüme Fısıldayan Adam ve 4N1K’dan sonra Büşra Yılmaz benim için ne yazsa okurum diyebileceğim bir yazar statüsüne ulaştı.

Kitap beni ilk sayfalarından itibaren içine çekti. Okumaya başladıktan bir süre sonra durup düşündüm. ‘Acaba bir gün benim de böyle bir arkadaş grubum olacak mı?’ Kitap boyunca Yaprak’ı delicesine kıskandığımı inkâr etmeyeceğim. Çünkü Alikuş yani.

Gelelim kitabın kapağı dışında beğenmediğim hususlara. Öncelikle yazım hataları. Okuduğum kitaplar arasında en çok yazım hatasına rastladığım kitap bu kitaptı. Her ne kadar olaylar, yazım dili yazım hataların görmemi engellese de bir yere kadardı yani. Ben neyse canım, deyip geçemiyorum yazım hatalarında. Acayip rahatsız olurum, elim ayağım titrer. Bu konuda çok ciddiyim. Üstelik elimdeki basım 9. baskıda. 9 baskıda hiç mi düzeltemediniz bu yazım hatalarını. Bazı yerlerde gözlerim kanadı resmen. Son olarak, küfürler. Bir kitapta beni en çok iten şey küfürdür. Bu kitaptaki esprilerin çoğu bel altı ve küfür içerikli. Her ne kadar rahatsız olsam da güldüğümü inkâr edemem. Ama genel itibariyle bir kitapta görmekten hoşlanmadığım şey bunlar. Bir tane olur, tamam. İki tane olur, tamam. Ama say say bitmeyecek kadar küfür vardı kitap içinde ve beni bir süreliğine kitaptan soğuttu. Sırf küfür, bel altı esprilerin çokluğu ve yazım hatalarından ötürü bir puan kırdım ve goodreads üzerinden 4 puan verdim. Dediğim gibi okuduğum zaman önemli. Başka bir zaman okusaydım büyük ihtimalle bu küfürler ve yazım hataları daha çok gözüme batar ve kitabı şimdiki kadar beğenmezdim. Bu kitabı kimlere önereceğime gelirsek. Yaşla sınırlandırmak istemiyorum. Çünkü akıl yaşta değil baştadır. Ama genel olarak lise döneminde olan kafa dağıtacak, çok yormayan kitap okumak isteyenlere önerebilirim.

Her neyse! Umarım yorumum hoşuna gitmiştir arkadaşlar! Birkaç yerde kendimi tekrarlamış olabilirim. Uzun zamandır böyle bir kitap yorumu yazmamıştım. Kendimi daha da geliştireceğimden şüpheniz olmasın. Beni instagram (@bayanbenol) üzerinden takip etmeyi unutmayın. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Hoşça kalın! 


ALINTILAR

Eğer Yaprak sana aşık olsa da kaybetmem ben. Benim için Yaprak mutluysa, ben kazanmışımdır. Bana aşık olması gerekmez. Ben onu yıllardır böyle sevdim.


Beden dersi de bir ders değil mi? Neden futbol oynamak yasak olsun teneffüslerde? Hocam yoksa siz, ders faşizanlığı mı yapıyorsunuz? Ders ayrımcılığına girer bu!


Yorumlar