Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna | Kitap Yorumu
Kitap Adı: Kürk Mantolu Madonna
Kitap Yazarı: Sabahattin Ali
Yayınevi: YKY
Tür: Klasik
Edebiyat: Türk Edebiyatı
Edebiyat: Türk Edebiyatı
Sayfa Sayısı: 159
ARKA KAPAK YAZISI
‘’Her gün, daima
öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır,
fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla
zapt ederek geziniyor; rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum ‘Kürk
Mantolu Madonna’yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada
bekliyordum.’’
Kimi tutkular rehberimiz
olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşinden gideriz ve hiç
pişman olmayacağımızı biliriz.
Yapıtlarında insanların
görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir
tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve
aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
YORUMUM
Bu kült
eseri duymayan yoktur, değil mi? Son zamanlarda pek popülerleşti. Okuyunca
dedim ki kendime ‘’Neden bu kadar geç okumuşum bunu?’’ Açıkçası kitaptan pek
bir beklentim yoktu ama okuyunca o kadar âşık oldum ki kitaba. Eğer vaktim
olursa bir daha okumak isterim.
Konusuna
gelelim. Kitap isimsiz bir anlatıcının işsiz kalmasıyla başlıyor. İsimsiz
anlatıcımız eski bir mektep arkadaşına rastlıyor ve bir işe giriyor. Ofis
arkadaşı Raif Bey’in iç dünyasını merak ediyor anlatıcımız. Çünkü Raif Bey
içine dönük, suskun ve kendisine edilen hakaretleri sineye çeken bir insan.
Haliyle Raif Bey’in bu halleri anlatıcımızı meraklandırıyor ve Raif Bey’in iç
dünyasını keşfetmek istiyor.
Gelişen
olaylar sonucunda anlatıcımız Raif Bey’in neden bu kadar melankolik bir yapıya
sahip olduğunu açıkladığı defteri okumaya başlıyor ve hikâye başlıyor. Raif Bey
iş erbabı öğrenmek amacıyla Almanya’ya gidiyor ve bir sergide bir resimle
karşılaşıyor. Raif Bey bu tabloyla karşılaşmadan önce içe dönük ve insanlardan
soyut bir hayat yaşıyor ama tabloyla karşılaşınca içi kıpırdanır gibi oluyor.
Tablo eleştirmenler tarafından ‘’Kürk Mantolu Madonna’’ diye anılıyor.
Gel zaman
git zaman Raif Bey bu Kürk Mantolu Madonna’yla karşılaşıyor ve insanın içini
sarsan bir dostluk, bir aşk başlıyor.
Dediğim gibi
hikâyeden pek bir beklentim yoktu. Üstelik ince bir kitap olmasına rağmen pek
bir yavaş okudum. Ama kitabın içinde gerçekten sizi derinden etkileyecek ve
kendinizden bir parça bulacağınız öyle sözler var ki… Altını çizmeye kalksam
herhalde kitabın hepsi çizik çizik olacaktı. Bir insanın iç dünyası, çalkantılı
yaşantısı ancak bu kadar güzel okuyucuya aktarılabilirdi! Betimlemeler ve
anlatım o kadar sarsıcıydı ki kitabın sonunda gözlerimin dolduğunu inkâr
edemeyeceğim. Hâlbuki sonu tahmin ettiğim gibi bir sondu.
Bu kitabı
kesinlikle okumalısınız. KESİNLİKLE. Sabahattin Ali’nin en sevilen eserlerinden
biri; okursanız kazanacağınız çok şey var. Belki daha önce hiçbir kitabı
birisin okuması konusunda bu kadar ısrarcı davranmamıştım. Ama ölmeden önce
mutlaka okumalısınız. Abarttığımı düşünebilirsiniz ama hayır, abartmıyorum.
Kitap beni en derinden etkiledi. Raif Bey’de, Kürk Mantolu Madonna’mız Maria’da
da kendimde çok şey buldum. Eğer kitabı okuduysanız yorumlarınızı bekliyorum!
ALINTILAR
Demek ki beni bir türlü sevmiyordu. Hakkı vardı. Beni hayatımda hiç, hiç kimse sevmemişti.
''Elleriniz ne kadar soğuktu!'' dedim. Tereddütsüz cevap verdi: ''Isıtın!'' Ver ikisini birden bana uzattı.

Yorumlar
Yorum Gönder